Haberler

Milletimiz, tarihin zorlu sınavlarından geçerek bugünlere ulaşmıştır. Millet olarak imkânsızlıklar içindeyken bile 'Çanakkale Geçilmez' dedirten sağlam bir inancın, sarsılmaz bir ruhun mirasçılarıyız. Aydınlık geleceğimizin teminatı, dün olduğu gibi bugün de işte bu ruhtur, bu inançtır. Bu yüzden Çanakkale Zaferi, sadece geçmişimizin bir azîz hatırası olarak değil, geleceğe yürüyüşümüzün de en güçlü ilham kaynaklarından biri olmaya devam edecektir. Bugünkü varlığımızı ve bağımsızlığımızı, Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda azîz vatanımızı savunmak için şehit olanlara borçluyuz.18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde, bize bıraktıkları mirasın ve verdikleri mücadelenin bilinciyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm kahraman şehitlerimizi  rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

İlahiyat Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Metin YURDAGÜR

İdrak ettiğimiz mübarek üç aylar içerisinde yer alan kutlu gecelerden biri, Ramazân-ı Şerîf'in müjdecisi Berat Gecesi’ne ulaşmanın huzur ve mutluluğunu yaşamaktayız. Af, mağfiret, rahmet, dünyevî ve uhrevî lütuf ve ihsanlara nâil olma vesilesi olarak kutladığımız bu mübarek gün ve gecenin, tüm insanlığın kurtuluşuna vesile olması niyâzıyla Üniversitemiz câmiasının, Fakültemizin değerli öğretim elemanları, idari personeli ve öğrencilerinin gecelerini tebrik ediyor, selâm ve saygılarımı sunuyorum.

İlahiyat Fakültesi Dekanı

Prof. Dr. Metin YURDAGÜR

Üniversitemiz Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından “İslam Düşüncesi Felsefesi Hakkında” konulu söyleşi 11 Mart 2022 tarihinde İlahiyat Fakültesi Av. Abdülhalik Muhammed Oğuz Konferans Salonunda gerçekleştirildi.

Sunumlarını Fakültemiz Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Hakan Coşar’ın yaptığı söyleşide, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk-İslam Felsefesi Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kaya ve Malatya İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu konuşmacı olarak yer aldı.

Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Hakan Coşar’ın sunuş konuşmasıyla başlayan programda Prof. Dr. Mahmut Kaya ve Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu felsefenin gereği ve ülkemizde felsefe çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Prof. Dr. Mahmut Kaya, bilginin en önemli hazine olduğunu dile getirdiği konuşmalarında, İlme'-yakin, ayn'el-yakin ve hakk'al yakin şeklinde sınıflanan bilginin en ileri derecesininse hakk'al-yakin türündeki bilgi olduğunu vurguladı. Felsefenin bu bilgi türüne ulaşmayı hedeflediğini belirtti.

Felsefe, hakikatin elde edilmesinde bir araç olup tüm hayatımız boyunca felsefi bir yöntemle düşünmeliyiz diyerek konuşmalarına devam eden Prof. Dr. Kaya, zamanı iyi kullanma noktasında da bilinçli olmayı gençlere tavsiye etti.

Prof. Dr. Kaya’nın ardından söz alan Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu, İslam Felsefesinin genel yapısı hakkında bilgiler vererek, sahih din anlayışı açısından ve varlığın künhüne vakıf olmada eleştirel düşünmenin ehemmiyetinden bahsetti.

Akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin katıldığı program, soru-cevap bölümüyle sona erdi.

İstiklâl Marşımızın Kabulünün 101. Yıldönümü münasebetiyle 10 Mart 2022 tarihinde Üniversitemiz Merkez Kütüphanesi Konferans Salonunda "Dillerde İstiklâl Marşı, Gönüllerde Âkif ve Yüreklerde Birlik" konulu söyleşi düzenlendi.

Açılış konuşmasını İlahiyat Fakültemiz Dekanı Prof.Dr. Metin Yurdagür’ün yaptığı söyleşide; İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk-İslam Felsefesi Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kaya ve Malatya İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu konuşmacı olarak yer aldı.

Prof.Dr. Metin Yurdagür yaptığı açılış konuşmasında, “İstiklâl Marşımızın Kabulünün 101. Yıldönümü münasebetiyle düzenlediğimiz bu kültürel etkinliğe zahmet ederek, teşrif eden hocalarımıza şükran ve saygılarımızı sunuyoruz” dedi.

Programda konuşan Belediye Başkan Vekili Mehmet Yurt, düzenlenen söyleşi programında birlikte olmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, programın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

İlahiyat Fakültemiz Dekanı Prof.Dr. Metin Yurdagür’ün sunumlarıyla başlayan söyleşide ilk olarak konuşan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Kaya, “Mehmet Akif Ersoy şiiri konuşturma diline döndüren müstesna kabiliyetlerden birisidir. Şairliğinin, bilginliğinin ötesinde bir ahlak abidesidir. Batının iç yüzünü ortaya koyan büyük şahsiyettir” dedi.

Batının dışarıdan bakıldığında demokrasinin, özgürlüğün, insan haklarının savunucusu gibi gözüktüğünü belirten Prof. Dr. Kaya, "Günümüzde olanları görüyoruz. Ukrayna’ da, Filistin’de, Suriye’de, Afganistan’da olanları görüyoruz. Nereye gittilerse gözyaşı ve kandan başka bir şey götürmediler" diye konuştu.

Konuşmalarında Safahat’ın, Âkif’in feryadı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kaya, “Âkif, insanın yüzünde gözükmeyen bir perde olduğunu söyler. Bu hayâ perdesidir. Bu perde yırtılırsa, hayâ sıyrılır. Hayâ perdesini yırtmayın. Dinimizde bunu emreder. Akif hakperesttir, daima âcizin ve hakkı yenmişlerin yanındadır” dedi.

Prof. Dr. Kaya, İslam’ın insanlara kazandıracağı en başta gelen özelliklerden birisinin kişilik olduğunu belirterek, “Güçlünün karşısında eğilmeyin sadece hakkın karşısında eğilin. Tarih tekerrürden ibarettir. Tarihimizde hiçbir zaman bu nüfus zenginliğine ve gelişmişlik açısından bu düzeye sahip olmadık” diye ifade etti.

Malatya İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu ise konuşmalarında “Bizim en önemli kıblemiz hak ve adalettir. Mehmet Âkif Ersoy hak, adalet ve insanı insan yapan merhamet konularıyla yakından ilgilenmiştir. Mehmet Âkif’in eserlerinde de bu başlıkları sık sık görürüz." dedi.

İstiklâl Marşımızın dizelerinden örnekler vererek konuşan Prof. Dr. Sarıoğlu, "Mehmet Âkif eserlerini, kendimize gelmemiz için yazdı. Medeniyeti tek dişe benzeterek batı dünyasına da bir atıfta bulundu. Batılılarda bizlere olan asırlık bir hınç ve kin vardı. Bize karşı bu nedenle topla tüfekle gelindi. Bizlerde iman dolu yüreklerimiz, inancımız ve gücümüz ile göğüs göğüse karşı geldik. İşte İstiklâl marşı böyle bir zamanda, çetin şartlar altında kalem alınmış ve bir milli marş olmaya hiç şüphesiz yaraşmıştır” diye konuştu.

Program, Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal tarafından konuşmacılara hediye takdimi ve fotoğraf çekiminin ardından son buldu.